9 Nisan 2012 Pazartesi

IŞIK VE SES KONU ANLATIMI (4. SINIF)

Zehra Nur HAKLI-100610003



IŞIK

            Işık; tüm Dünya’nın ve Evren’in enerji kaynağıdır. Bitkiler ışık enerjisini kullanarak kendi besinlerini üretirler. Bitkilerin ürettiği besinleri hem kendileri, hem hayvanlar, hem de insanlar kullanırlar.
            Işık, birçok buluşun insanlığın hizmetine sunulmasını sağlamıştır.
                        Karanlıkta Göremeyiz
            Etrafımızdaki varlıkları duyu organlarımızla algılarız. Duyu organlarımızdan biri olan gözümüz sayesinde, etrafımızda meydana gelen pek çok şeyi görerek tanırız. Böylece onlar hakkında fikir sahibi oluruz.
            Görme olayının gerçekleşebilmesi için baktığımız varlıkların bir ışık kaynağı tarafından aydınlatılması ve bu varlıklardan gözümüze ışık gelmesi gerekir. Dolayısıyla karanlık ortamda görme olayı gerçekleşmez.

            Bulunduğumuz ortamdaki varlıkları net olarak görebilmemiz için ışık miktarının yeterli olması gerekir. Işık miktarı yetersiz olduğunda ya da çok fazla arttığında görme olayı zorlaşır.
            Bitkilerin besin ve oksijen üretebilmesi için ışığa ihtiyaçları vardır. Işık tüm canlıların yaşam kaynağıdır.


                  
            Geceleyin parkların aydınlatılması için parklardaki lambalar yakılır.
                   
            Yerin yüzlerce metre altındaki madenlerde çalışan işçiler, baretlerindeki lamba sayesinde önlerini
görebilirler.
              
            Deniz feneri, yaydığı ışıkla kıyıya yakın seyreden gemilerin kayalardan uzak durmasını sağlar.

           
                        Işık Kaynakları


Görmemizi sağlayan enerji çeşidi ışıktır. Her ışık, bir ışık kaynağı tarafından üretilir. Işık yayarak çevresini aydınlatan her şey ışık kaynağıdır. Işık kaynakları ışık yayarak çevrelerini aydınlatırlar.
            NOT: En büyük ışık kaynağımız Güneş’tir.

            Işık kaynakları doğal ışık kaynakları ve yapay ışık kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır.

                Doğal Işık Kaynakları
            Işık kaynaklarından bazıları kendiliğinden ışık üretir. Bunlara doğal ışık kaynakları denir. Güneş, yıldızlar, ateş böceği, şimşek, yıldırım ve deniz diplerinde yaşayan bazı balıklar doğal ışık kaynaklarıdır.



          
                Yapay Işık Kaynakları
            Doğal ışık kaynaklarından gece aydınlatması için yeteri kadar yararlanamayız. Bu nedenle gece aydınlatmasında insanlar tarafından yapılmış yapay ışık kaynakları kullanılır. Ampul, trafik lambası, mum, meşale, televizyon ekranı ve fener yapay ışık kaynaklarıdır.
          
            Güneş, mum alevi gibi bazı ışık kaynak-
arı, çevrelerine ışıkla birlikte ısı da verirler. Ateş böceği, denizin derinliklerinde yaşayan bazı balıklar ve floresan lamba gibi bazı ışık kaynakları ise ışık yayarken, ısı vermezler.
            Etrafımızdaki masa, sıra, tahta ve çanta gibi cisimler ışık üretmezler. Ancak bu cisimler Güneş ya da diğer ışık kaynaklarından aldıkları ışığı yansıtabilirler. Bu durumda çevremizde bulunan bu cisimleri ışık üretmedikleri halde görebiliriz.
            Çevremizdeki bazı varlıklar ortamda bulunan ışık kaynakları sayesinde ışık kaynağı gibi görünürler. Böyle cisimlere kendini aydınlatan cisimler denir. Ay, gezegenler ve trafik levhaları kendini aydınlatan cisimlere örnek verilebilir.
          
            Yol kenarlarındaki trafik levhaları ışık yaymadıkları halde geceleri ışık yayıyor gibi görünürler. Bunun sebebi trafik levhalarının üzerinin özel maddelerle kaplı olmasıdır. 


Bu sayede trafik levhaları diğer maddelerden daha parlak görünürler.
            
             Gezegenler ve Ay ışık kaynağı olmadıkları halde, Güneş’ten aldıkları ışığı yayarak parlak görünürler.
           
            NOT: Ay, ışık kaynağı olmadığı halde, Güneş’ten aldığı ışıkla aydınlanır ve parlak görünür.

            Bulutsuz bir gecede, gökyüzüne baktığımızda birçok gök cismini görebiliriz. Bu gök cisimlerinden yıldızlar kendi ışıklarını yayarken; gezegenler, ışık kaynaklarından aldıkları ışıkla aydınlanırlar.
            Gökyüzüne dikkatle baktığımızda ışığı, ay ışığı gibi sabit olanların gezegen veya uydu; ışığı sürekli kırpışanların ise yıldız olduğunu söyleyebiliriz.
            Mars ve Venüs gezegenleri, gökyüzünün bulutsuz olduğu gecelerde görülebilir.

            NOT: Kendi ışığını üreten Güneş de bir yıldızdır.

            Işık kaynağının gücü arttıkça yaydığı ışığın da parlaklığı artar. Dolayısıyla kullanacağımız ışık kaynağının gücünü, aydınlatacağımız ortamın büyüklüğüne göre seçeriz. Evlerimizde büyük odaları aydınlatmak için kullandığımız ampullerin gücünün, küçük odaları aydınlatmak için kullandığımız ampullerin gücünden fazla olmasını tercih ederiz.
           

                                   Aydınlatma   
            İlk insanlar sadece Ayın ve yıldızların yaydığı ışıkla aydınlanırdı. Ateşin keşfedilmesiyle birlikte aydınlanma sorunu ortadan kalktı. Meşale, gaz lambaları, kandil ve mum gibi ışık kaynakları yapıldı. Daha sonraları ampul icat edildi. Ampul, icat edildiği günden beri aydınlatma teknolojisinin en önemli aracı olmuştur. Bilim adamları, çevreye zarar vermeyen ve sağlık sorunlarına yol açmayan ampuller üretebilmek için çalışmalarına devam etmektedirler.
            Ampullerin yapısı oldukça basittir. İçlerinde çok ince filaman adı verilen bir tel bulunur. Filamandan elektrik geçtiğinde tel ısınarak ışık verir. Normal ampuller, ısınarak ışık verdikleri için elektrik enerjisinin çok az miktarını ışığa çevirirler. Bu nedenle elektrik enerjisinin büyük bir bölümünü ısı yerine ışığa dönüştüren floresan lambalar üretildi. Floresan lambalar normal ampullerden daha pahalı olmalarına rağmen, normal ampullerden dört kat daha verimlidirler.
               
            NOT: Filaman akkor haline gelerek erimeden 3400°C’ye kadar çıkabilen tungsten adlı metalden yapılır.
           
            Normal ampuller daha basit bir teknoloji ile üretilebilir. Ancak enerji tasarrufu sağlayan, küçültülmüş lambaları üretebilmek için daha ileri teknoloji gereklidir.
                       
        Aydınlatmanın Yaşamımızdaki Etkileri
            Aydınlatma teknolojisindeki gelişmelerin toplum yaşamı üzerinde olumlu etkileri olmuş ve yaşam kalitesi yükselmiştir.
            Evde, hastahanelerde, havaalanlarında, otoyollarda, alışveriş merkezlerinde ve otogarlarda aydınlatma teknolojisinin ürünleri kullanılmaktadır.
            Aydınlatma teknolojisi, kullandığımız pek çok araçta uyarı amaçlı kullanılır. Buzdolabının kapağı açıldığında lambanın yanması, ütü çalıştırıldığında ışığının yanması bu uygulamaya örnek verilebilir.
            Aydınlatma teknolojisi sayesinde araçlar geceleri rahat bir şekilde kullanılır. Araçların lambaları, yol kenarlarındaki lambalar araçların gece kullanımını kolaylaştırır.
            Denizlerde derine doğru inildikçe güneş ışığı azalır. Ortam gittikçe kararır. Ancak aydınlatma teknolojileri sayesinde okyanusların ve denizlerin derinlikleri araştırılabilir. Buralarda yaşayan canlılar hakkında bilgi edinilebilir
            Yine aydınlatma teknolojileri sayesinde hastahaneler gece ve gündüz hizmet verebilir. Fabrikalar gece ve gündüz çalışabilir.

                Işığın Doğru Kullanımı
            Bulunduğumuz ortamların gereğinden fazla ya da az aydınlatılması görmeyi zorlaştıracağından, gözlerimizin yorulmasına yol açar.
            Bulunduğumuz ortamlarda ışığın doğrudan gözümüze gelmemesine dikkat etmeliyiz.
            Gece ders çalışırken masa lambası kullanmak göz sağlığı için yararlıdır. Ancak ışığın sol arkadan gelmesine dikkat etmeliyiz.
            Ayrıca göz sağlığımızın bozulmaması için, okuduğumuz kitapla gözümüz arasındaki mesafenin 35 - 40 cm arasında olması gerekir.
            Güneşli günlerde güneş gözlüğü kullanmak göz sağlığı için önemlidir. Ancak gözümüzde güneş gözlüğü bile olsa Güneşe doğrudan bakmak sakıncalıdır.
            Uzun süre bilgisayar veya televizyon karşısında kalmamaya, bu araçları kullandığımız sürece de onları fazla yakından izlememeye dikkat etmeliyiz.
            Aydınlatma araçlarının tasarruflu kullanılması aile ve ülke ekonomisi bakımından oldukça önemlidir.
            Ampullerin güçleri farklıdır. Gücü az olan ampuller ışık ihtiyacının az olduğu yerlerde, gücü fazla olan ampuller ise ışık ihtiyacının çok olduğu yerlerde kullanılmalıdır. Böylece gereksiz enerji harcanmayarak ekonomiye katkıda bulunulmuş olur.
            Geceleyin caddeleri ve parkları aydınlatmada kullanılan ışık kaynakları, aydınlatılacak ortama yönlendirilmelidir. Gökyüzüne ya da uygun olmayan yerlere yöneltilen ışık, enerji israfına yol açar.

               GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDINLATMA TEKNOLOJİLERİ

** Çok eskiden insanlar için en önemli ışık kaynağı Güneş ve ateş olmuştur. Yapay ışık kaynakları çok sonraları ortaya çıkmıştır.

     Şimdi kısaca ışığın tarihçesine bir bakalım;

  1. İlk önce insanlar meşale yapmayı öğrendi.
  2. Sonra kandiller ve yağ lambaları kullanılmaya başlandı.
  3. İngiltere ve Almanya’da gaz lambaları kullanılmaya başlandı.
  4. Yağ lambalarında balina yağı kullanılmaya başlandı.
  5. Mum ve petrol ürünleri ışık kaynağı olarak geceleri kullanılmaya başlandı.
  6. Edison ampulü icat etti. Bu ampul birkaç saat yanabiliyordu.
  7. Florasan ampuller keşfedildi. Bu ampuller hem daha az enerji harcıyor hem de daha fazla ışık verebiliyordu.
      8.Normal ampullerden daha fazla ışık verip daha az enerji harcayan halojen lambalar icat edildi.

     =>>Etrafın aydınlatılmasında bazı konulara dikkat etmek gerekir. Örneğin;

    ·         Işık gözümüze doğrudan gelmemelidir. Aksi halde gözümüze zarar verebilir. Ders çalışırken ışığın sol taraftan gelmesine dikkat etmeliyiz. Ayrıca ışığın şiddeti norma olmalıdır.
    ·         Ortamları aydınlatırken gereğinden fazla ampul kullanılması hem göz sağlığımızı bozar hem de enerji israfına sebep olur.
    ·         Evimizde tasarruflu olan ampulleri tercih etmeliyiz.
    ·         Kullanmadığımız ışık kaynaklarını söndürmeliyiz. Böylece hem aile bütçemize hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmuş oluruz.

      
    BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?
    •   Işık bir saniyede 300 milyon metre yol alır.
    •  Dünya’nın en parlak yapay ışık kaynağı 1987 yılında lazer kullanılarak yapıldı. Yapılan bu ışık kaynağı Güneş’ten birkaç milyon kez   daha parlaktı.
    •  Dünya’nın en uzun süre yanan ampulü California’ da  bulunmaktadır. Bu ampul 1901 ‘den bu yana yanmaktadır.
    •   Dünya’mızın ışık kaynağı olan Güneş’in yaklaşık 7 milyar yıl ömrü vardır.   



     Ses
                           
            Doğada meydana gelen olaylar ve çevremizdeki varlıklar ses çıkarırlar. Yağan yağmur, koşan atlet, öten kuş, çalan saat, hareket eden otomobil, ağlayan çocuk ses çıkarır. Kulağımıza gelen bu sesler beynimize iletilir. Beynimiz tarafından anlama dönüştürülür. Böylece gelen sesin anlamına göre tepki veririz. Sabahleyin saat çaldığında uyanmamız, gök gürlediğinde ürkmemiz buna örnek verilebilir.

                  

                İnsanlar birbirleriyle iletişim kurabilmek için seslerini kullanırlar. Bazı seslere sözle tepki verirken, bazılarına da hareketle tepki verirler. Bazı durumlarda ise sese, hem söz hem de hareketle tepki verirler. İnsanlar sevincini, üzüntüsünü, heyecanını sesleri ile ifade ederler.
                Bazı sesler insanları mutlu ederken, bazı sesler de insanları rahatsız eder. Örneğin, taşıtların ve iş makinelerinin çıkardığı sesler insanları rahatsız eder. Bu seslerin şiddeti yüksektir.
                Fısıltı halinde konuşan bir insanın sesinin şiddeti düşük, jet motorunun çıkardığı sesin şiddeti yüksektir.

                Konuşma ve işitme engelli insanlar iletişim kurabilmek için ses yerine el, yüz ve vücut mimiklerini kullanırlar.
                Ses, hayvanların yaşamında da oldukça önemlidir. Hayvanlar iletişim kurmak ve tepki göstermek için çeşitli sesler çıkarırlar. Birbirlerine bir tehlikeyi haber vermek, karşılarındaki bir hayvanı korkutmak, birbirlerini bulabilmek için farklı sesler çıkarırlar.

               
                            Ses Kaynakları
                Ses çıkaran her madde veya cisme ses kaynağı adı verilir. Ses kaynaklarının çıkardığı sesler birbirinden farklıdır. Bazı sesler doğaldır. Bazıları ise insanlar tarafından yapay olarak oluşturulabilmektedir.
                Kuş sesleri, deredeki suyun sesi, rüzgarın sesi, deniz kenarlarındaki dalgaların sesi doğal seslerdir. Doğal sesleri üreten varlıklara doğal ses kaynakları denir.
                        
                Müzik aletlerinden çıkan sesler, taşıtların çıkardığı sesler, hoparlörün, radyonun ve televizyonun çıkardığı sesler yapay seslerdir. Yapay sesleri üreten varlıklara yapay ses kaynakları denir.

                NOT: ısı ve ışık gibi bir enerji türüdür. Bir kaynaktan yayılan ses, ısı ve ışık gibi bütün yönlerden algılanır.

                NOT:Sadece havada değil, suda ve katı maddelerde de hareket eder. Ancak ses, boşlukta yayılmaz.
        
                Sesin yayılmasını, suyun içine atılan bir taşın oluşturduğu halkalara benzetmek mümkündür. Durgun suya atılan taşın değdiği noktada oluşan dalgalar sıktır. Dalga kaynağından uzaklaştıkça bu dalgalar seyrekleşir. Ses de buna benzer. Kaynağa yakınken güçlü duyulur. Kaynaktan uzaklaştıkça sesi d uymak güçleşir.
                Yakınımızdaki radyodan çıkan sesi kolayca duyabiliriz. Ancak radyodan uzaklaştıkça sesini duymak zorlaşır. Daha da uzaklaşırsak radyodan çıkan sesi duyamayız. Bunun sebebi radyodan uzaklaştıkça, radyodan gelen sesin şiddetinin azalmasıdır.
                İki kulağımızın olması sesin geldiği yönü anlamamızı sağlar. Beynimiz iki kulağımıza gelen ses düzeylerini karşılaştırarak sesin hangi yönden geldiğini anlamamızı sağlar. Ses kaynağı her iki kulağımıza da aynı uzaklıkta ise bu ses kaynağının yerini belirlemek zorlaşır.

                            Ses Titreşimdir
                Titreşen bir nesnenin başlattığı titreşimler dizisine ses denir. Sesin oluşabilmesi için titreşim hareketi gereklidir. Titreşim bir nesnenin ileri geri hareketidir. Titreşim yapan ses kaynakları havayı titreştirir. Titreşen hava yayılarak kulağımıza gelir ve bir etki oluşturur. Böylece ses işitilir.
         Konuşurken elimizi boğazımıza dokundurduğumuzda gırtlağımızda bir titreşim meydana geldiğini hissederiz. Gırtlağımızda ses telleri adı verilen iki tane kas şeridi vardır. Konuşurken gırtlağımızdaki bu ses telleri hızla titreşir ve sesi meydana getirir.
                Ses telleri ne kadar hızlı titreşirse ses o kadar yüksek çıkar. Kadınların ses telleri kısa ve ince, erkeklerin ses telleri ise uzun ve kalındır. Bu yüzden kadınların ve erkeklerin sesleri birbirinden farklıdır.
                Saz, gitar, keman, mandolin ve davul gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülebilir. Ancak flüt, kaval, ney gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülmez.
                Saz, gitar, mandolin, keman gibi müzik aletlerinde titreşen teller ses çıkarır.
                Klarnet gibi bazı üflemeli müzik aletlerinin ağız kısmında ağaçtan yapılmış ince bir parça bulunur. Müzik aletine üflendiğinde bu parça aletin içindeki havayı titreştirerek ses çıkarır.
                    
                Flüt, kaval, ney gibi üflemeli çalgılarda, klarnette olduğu gibi ağaçtan yapılmış bir parça yoktur. Bu çalgılara üflendiğinde aletin içindeki hava titreşerek ses çıkarır.
               
                Davul gibi vurmalı müzik aletlerinde deri bulunmaktadır. Deriye Vurulduğunda titreşerek ses çıkarır.
                         
                Radyonun ya da televizyonun sesini işitebiliriz. Ancak çıkardıkları ses dalgalarını göremeyiz. Bu gibi aletlerin çıkardıkları sesleri etkilerinden anlayabiliriz. Örneğin, çalmakta olan bir radyoya şişirilmiş bir lastik balon dokundurduğumuzda, balonun titreştiğini görürüz. Balonun titreşmesi sesin bir enerjiye sahip olduğunu gösterir.
                Bazı opera sanatçıları çıkardıkları sesle bir bardağı kırabilir. Bir tür balina (ispermeçet balinası) ise çıkardığı sesle avını sersemletebilir, hatta öldürebilir.
                                 Ses ve İşitme
                Ses kaynaklarından çıkan ses, havada yayılarak kulağımıza kadar gelir ve kulak zarını titreştirir. Kulak zarındaki titreşimler kulağın iç kısımlarına iletilir. Bu titreşimler belirli bir ileti taşır. Bu iletiler beyne ulaştığında ses işitilmiş olur.
                    
                Bir canlının kulağının büyük olması o canlının daha iyi duyabileceği anlamına gelmez. Fillerin kulakları insanlarınkinden çok büyük olmasına rağmen, ancak insanların işitebileceği sesleri işitirler. Fillerin kulaklarının büyük olması üzerlerine konan böcekleri uzaklaştırmalarına  ve serinlemelerine yardımcı olur.
                Ses, havada yayılırken havayı oluşturan moleküllerin titreşmesine neden olur. Titreşen moleküller çevresindeki diğer moleküllere enerji aktarır. Ancak ses kaynağından uzaklaştıkça enerji aktarımında azalma meydana gelir.
                Bulunduğumuz odada çalışmakta olan televizyondan çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza gelir. Böylece televizyonun sesini kolayca duyabiliriz. Ancak televizyondan uzaklaştıkça sesini duymakta zorluk çekeriz. Bunun sebebi kaynaktan uzaklaştıkça sesin enerji kaybetmesidir.
                Aynı ses kaynağının ürettiği sesin farklı uzaklıklardan farklı şekilde duyulmasını sağlayan özelliğe sesin şiddeti denir.
                Kolumuz aşağıda iken kol saatimizin sesini işitemeyiz. Kol saatimizden çıkan sesler saatten çıktıktan sonra her yöne yayılarak enerjisini kaybeder. Çok az bir kısmı kulağımıza ulaşır.
                Kol saatimizi kulağımıza dayadığımızda saatten çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza ulaşır. Böylece kol saatimizin sesini işitebiliriz.
    Bir dosya kağıdını rulo yapıp bir ucunu kol saatinin üzerine, diğer ucunu kulağımıza dayarsak saatin sesini işitebiliriz. Ancak kağıt rulo çok uzun olursa saatin sesini işitemeyiz. Bunun sebebi sesin yol aldıkça enerjisini kaybetmesidir.
                
                Bazı hayvanlar insanların duyamadıkları sesleri duyar ve insanların çıkaramadıkları sesleri çıkarır.
    Yarasaların gözleri iyi göremez ancak kulakları çok iyi duyar. Yarasaların çıkardıkları sesler, çevredeki canlı ve cansız varlıklara çarparak geri döner. Böylece yarasalar varlıkların büyüklüklerini ve yerlerini algılar. Dolayısıyla yarasalar işitme duyulan sayesinde engellere çarpmadan uçabilir ve avlanabilir. İnsan kulağı yarasaların çıkardığı bazı sesleri duyamaz.
                   
                Yunuslar yiyeceklerini ararken suda ses çıkarırlar. Bu sesler balık ya da balık sürüsüne çarparak geri döner. Böylece balıkların yerini öğrenen yunuslar avlanır.
               
                Yunuslar iyi göremez, koklama organları körelmiştir. Ancak işitme duyuları çok gelişmiştir. Yunuslar da yarasalar gibi insanların duyamayacağı bazı sesler çıkararak aralarında iletişim kurarlar.
                 
                Kümes hayvanları, atlar ve köpekler insan kulağının duyamadığı bazı sesleri işitebilir. Örneğin; 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde olduğu gibi şiddetli depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitebilir. Hafif şiddetteki depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitemezken bu hayvanlar işitebilir.
                      
                İnsan kulağının işitemediği titreşimlerden günlük yaşamda pek çok alanda yararlanılır. Petrol arama, yer kabuğunu inceleme, tıp, endüstri ve haberleşme bu alanlardan bazılarıdır.
                          
                Doktorlar insan vücudunu dinlemek için stetoskop kullanarak kalp ve akciğer hastalıklarını teşhis ederler.

                               Sesin Şiddeti
                Seslerin şiddetleri farklıdır. Sesin şiddetine gürlük de denir. Sesin şiddetini artırmak ve sesimizi daha uzaklara duyurmak için megafon adı verilen bir alet kullanılır. Megafon koni şeklinde olup sesin bir doğrultuda yayılmasını sağlar. Böylece sesimiz çok uzaklardan da duyulabilir. Sokak satıcıları, itfaiyeciler, polisler seslerini duyurabilmek için megafon kullanırlar.
                     
                İşitme güçlüğü çeken insanlar işitme aygıtı kullanırlar. Bu aygıtlar çevreden gelen seslerin şiddetini artırarak daha iyi duyma sağlar.

                                       Gürültü
                Çevremizdeki kuş sesleri, bir deredeki suyun sesi kulağımıza hoş gelir. Ancak taşıtların ve iş makinelerinin sesi insanı rahatsız eder.
                Hoşa gitmeyen ve insanlar üzerinde olumsuz etki yapan seslere gürültü denir. Şehirlerin büyümesi ve teknolojik gelişmeler gürültüyü artırır.
                Gürültülü ortamlarda bulunanların işitme yeteneğinde bozukluklar görülür. Gürültü, insanların gergin ve sinirli olmasına neden olur. Gürültülü ortamlarda çalışanların dikkatleri dağılır, işlerini yapmakta zorlanırlar. Bu sebeple gürültülü ortamlarda çalışanlar kulak koruyucuları kullanmalıdır. Kulak koruyucuları işitme kaybını önler.
                Gürültülü yerlerde bulunmak ve yüksek sesle wolkman dinlemek kulak zarını zedeleyebilir.
                 

                                       Ses Kirliliği
                Okul, kütüphane, sinema, tiyatro salonları, toplu taşıma araçları, iş yerleri, apartmanlar insanların toplu olarak bulundukları yerlerdir. Bu mekanlarda konuşma kurallarına uyulmalı, gürültülü ve rahatsız edici davranışlarda bulunulmamalıdır.
                Amacı dışında kullanılan yüksek ses, ses kirliliğine neden olur. Kalabalık şehirler ve gelişen teknoloji ses kirliliğinin artmasına neden olur. Ses kirliliği, ruh ve beden sağlığımızı olumsuz yönde etkiler. Stres, ülser, yüksek kan basıncı, baş dönmesi ve baş ağrısına sebep olur.
                Gürültülerden etkilenmemek için binalara ses yalıtımı yapılır. Plastik, köpük, elyaf, yün, keçe, hah gibi maddeler ses yalıtımında kullanılır.
                Sesin bulunduğu ortamdan geçişini engellemek amacıyla mekanın yalıtım maddeleriyle kaplanmasına ses yalıtımı denir.

    BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?

    1.     Bilinen en yüksek sesli patlama 1883 yılında gerçekleşti. Krakatao volkanı patladığında sesi 5000 km’den duyulmuştu.

    2.    Bilinen en eski müzik aleti 40 000 yıl önce yapılmıştır. Bu müzik aleti geyik ayağından yapılmış.
      
    3.    Bazı şarkıcılar sesleri ile bardak kırabilmektedir.

    4.    İnsanların duyamayacağı kadar yüksek ses şiddeti iç organların ve anne karnındaki bebeklerin incelenmesinde kullanılmaktadır.
      
    5.    Ses , havada saniyede 340 m hızla gidebilmektedir. Sıcak havada sesin hızı biraz daha artar.

    6.    Yarasa, köpek ve yunuslar yüksek şiddetteki sesleri duyabilirler.
    7.    Çok düşük şiddetteki seslerden tıp, petrol arama, haberleşme ve yer kabuğunun incelenmesi gibi alanlarda yararlanılmaktadır.










    KAYNAKÇA



    Ahmet DAĞDELEN <http://www.youtube.com/watch?v=q5t6K3RcwDw> 09 Nisan 2012



    1 yorum: